Secde Suresinin Fazileti

Secde Suresinin Fazileti

TİLAVET SECDESİ NASIL YAPILIR?

Tilavet secdesi, secde ayeti okunduktan hemen sonra veya Kur’an-ı Kerim okunması tamamen bittikten sonra yapılır. Tilavet secdesi, namaz değilse de; taharet, kıbleye dönmek, niyet etmek, avret yerlerinin örtülü olması gibi namazda aranan şartlar tilavet secdesinde de aranır. Ancak tilavet secdesinde iftitah tekbiri sünnettir.

Tilavet secdesi yapacak kişi, ellerini kaldırmadan doğrudan doğruya ‘Allahu ekber’ diyerek bir kere secdeye gidip üç defa “Sübhane Rabbiye’l-alâ” dedikten sonra yine ‘Allahu ekber’ diyerek secdeden kalkar. Böylece tilavet secdesi tamamlanmış olur. Yani tilavet secdesinden sonra teşehhüt miktarı oturmak ve selam yoktur.

TİLAVET SECDESİ DUASI NEDİR?

Esasen tilavet secdesine özgü özel bir dua yoktur. Ancak tilavet secdesini gerektiren âyetleri işiten kişinin, hemen secde yapmaya fırsat bulamaz ise, “Semi’nâ ve eta’nâ ğufrâneke Rabbena ve ileyke’l-masîr” yani “İşittik ve itaat ettik!” demesi müstehaptır. O anda yapamadığı secdeyi daha sonra yapar. Secdeden hemen sonra da aynı cümle okunabilir.

1 NISAN İÇİN 1 KAÇ CÜMLE

1 NISAN İÇİN 1 KAÇ CÜMLE

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

NİSAN 1

Bu gün Haçlı ordusunun SENIN MÜSLÜMAN ECDADINI canları pahasına kandırdığı gündür.

BAKIN EFENDİMİZ NE BUYURMUŞ..

ŞAKADA OLSA YALAN SÖYLEMEYİN.

HZ. MUHAMMED (SAV)

‘…Şaka da olsa yalan söylemeyi terk eden kimse için cennetin ortasında bir eve kefilim…’ buyurdu.”

Ebu Davud 4800

—-

ŞAKA (HİLE) GÜNÜ (BU PERŞEMBE)1 NISAN İÇİN 1 KAÇ CÜMLE

NİSAN 1
Bu gün Haçlı ordusunun SENIN MÜSLÜMAN ECDADINI canları pahasına kandırdığı gündür.

BAKIN EFENDİMİZ NE BUYURMUŞ..
ŞAKADA OLSA YALAN SÖYLEMEYİN.
HZ. MUHAMMED (SAV)

‘…Şaka da olsa yalan söylemeyi terk eden kimse için cennetin ortasında bir eve kefilim…’ buyurdu.”
Ebu Davud 480
———
Nisan Populariteye esir olmuş ‘zihin lügatlarımız’daki ismiyle Şaka Günü! Peki kaçımız gerçeklerin farkında?

Batılılaşma ve Çağdaşlaşmayı yanlış yönüyle algılayıp BATIL’laşmak ve Çağ dışı kalma huyumuzdan ne zaman vazgeçeceğiz?

Neden insanları taklit ederken benlik duygumuzu ve manevi bilincimizi hiçe sayarız? Birazdan değinilecek konu ve daha birçok yanlış ve hata dolu bilinmeden işlenen cürümlerin farkına varmadan geçirdiğimiz hayat doğruya ne kadar yakın? Bizler ne kadar uzağız Doğru olmaya?..

Çağımızın en büyük hastalığı bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktır bu anlayışla edindiğimiz yanlış fikirlerden birisi de 1 Nisan’ı bir şaka günü olarak kutlamamamızdır peki gerçekte 1 Nisan ne mi? İŞTE GERÇEKLER!!

1 Nisan Ve Müslümanlar 1 Nisan’ın farklı bir hikayesi;

  1. yüzyılda Haçlı ordusu İspanya da bulunan Endülüs’ü yani Müslümanlarının son kalesini kuşatma altına alır. Bu kuşatmuada kış ayı olması sayesinde kale korunabilmektedir. Haçlı ordusu komutanı durumu anlar ve taktik değiştirmeye karar verir. Komutanın yeni taktiği hilelerle doluydu 31 Mart gecesinde kalenin önüne geçti ve bir eline Hristiyanlığın dini kitabı Incil’i diğer eline ise Kuran-ı Kerim’i aldı. Ve bağırmaya başladı.”Şu iki kitap üzerine yemin olsun ki eğer kaleden çıkar ve ordumuza teslim olursanız size zarar vermeyeceğim.”

Müslümanlar zaten ellerinde imkan olmadığı için anlaşmayı kabul ettiler. Ertesi gün 1 Nisan’da Haçlı ordusu komutanı bütün Müslümanların öldürülmesi için emir vermiştir. Müslümanlar ise dün verdiği sözü komutana hatırlattılar.

Komutan sözü ise ” Ben size o sözü dün akşam için verdim” şeklindedir. Ve o gün orada bulunan tüm müslümanlar şehit edilmiştir.

Bu olaydan sonra 1 Nisan Müslümanlar arasında “Hile Günü” olarak bilindi.

Maalesef Türkiye’de de yaygınlaşmış bulunan bu günde yani binlerce müslüman katledildiği günde Nisan’lar şaka yapılan gün olarak bilinmektedir. Müslümanların bazıları da 1 Nisan’ı kutlamayı modernleşme olarak olarak görmektedir.

Sonuç olarak 1 Nisan’ın önemi kültürlere göre değişmektedir. Hristiyan aleminin çoğunda “Şaka Günü” olarak bilinen 1 Nisan, bazı müslümanlar tarafından “Hile Günü” olarak kabul edilmiştir. Lakin gelin görün ki Ülkemizde Gördüğümüz durum içler acısı ve vahimdir. Çoğunluk olarak bu hikaye pek bilinmez ve insanlar bu günü kutlamak gibi hatalara düşerler.
—-

NAMAZDA YAPILAN ŞEYLERİN KARŞILIĞI

NAMAZDA YAPILAN ŞEYLERİN KARŞILIĞI

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

▪️Bir kimse namazda “Euzü-Besmele” okuduğunda ALLAH Teala o kula bedeninde olan kılların sayısınca sevap verir.

▪️Fatiha’yı okuyunca, kabul olmuş hac sevabı verir.

▪️Rükuya vardığında CENAB-I HAK o kula binlerce altın sadaka etmiş sevabı ve rükuda sünnet üzere üç kere tesbih söylediğinde gökten inen 104 kitabı okumuş kadar sevap verir.

▪️”Semiallahü limen hamideh” deyince o kulu ALLAH-ü azimüşşan rahmet deryasına gark eder.

▪️Secdeye vardığında, o kula ALLAH-ü insanlar ve cinler adedince sevap verir.

▪️Secdede sünnet üzere üç kere tesbih ettiğinde, ALLAH-ü azimüşşanın fazileti çoktur ama (alimler) bir kaçını beyan etmişler:

🔹1 Fazileti : Arş ve Kürsü ağırlığı kadar sevap verilse gerekir.

🔹2 Fazileti : ALLAH Teala o kulu mağfiret eder diye umulur.

🔹3 Fazileti : O kul öldüğünde Mikail (Aleyhisselam) o kimseyi kıyamete kadar günde bir kez ziyaret eder.

🔹4 Fazileti : Kıyamet gününde Mikail (Aleyhisselam) o kimseyi mübarek kanadı üzerine alıp, şefaat eder ve Cennet-i Ala’ya götürse gerektir.

▪️Kade-i ahire’ya oturduğunda, ALLAH Teala o kula fukara-i sabirin (fakirliğe sabreden kişilere verilen miktar kadar) sevabını verir.

Fukara-i sabirin sevabı, ağniya-i (zenginlerin şükredenlerinden) beş yüz yıl evvel cennete girse gerektir. Ağniya-i şakirin onu görüp, “Ne olaydı, biz dünyada iken fakirliğe sabreden kimselerden olsaydık” diye temenni ederler.

▪️İki yanına selam (namazda) verdiğinde o kula ALLAH Teala, “Ey mümin! Cennetin sekiz kapısı açıldı. Hangisinden girersen gir” diye hitap etse gerektir.

KAYNAK: Mızraklı İlmihâl

Abdestte suyun israf edilmesi mekruhtur.

Abdestte suyun israf edilmesi mekruhtur.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

▪️Ahmed b. Hanbel (Allah Müsned’inde ve İbni Mace’nin Sünen’inde rivayet edildiğine göre Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve selim) Said (Allah ondan razı olsun)’i abdest alırken gördüğünde:

“Ey Said bu israf nedir diye sordu. Hazreti Said: Abdeste israf var mı? Dediğinde Efendimiz (Sallaııahu Aleyhi ve Selim)’. Evet nehir kenarında olsan da (abdeste israf vardır.) buyurmuştur.”

▪️Bahir sahibi haşiyesinde şöyle der: “Umuma veya şahsa ait sulardan abdest alırken israf etmek MEKRUH, abdest için vakfedilmiş sularda ise israf, ittifakla HARAMDIR.”

Medrese (kurs) suları da böyledir.

▪️İbn Abidin de böyle demiştir.

Bundan dolayı medrese ve emsali yerlerde bulunan kişilerin son derece titizlik göstermeleri gerekmektedir. Zira kendi mülkündeki israfla bu gibi yerlerdeki israf arasında hüküm olarak farklılık vardır.

(Sualli cevaplı islam fikhi /cilt 1- 120-SUÂL)

DUA

DUA
~~~~
Sübhâne rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-vehhâb. Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm. Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemin. Elhamdülillâhillezi hedânâ li’l-islam. Elhamdülillâhillezi cealenâ min ümmet-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâm. Ve sallallahü alâ Seyyidinâ Muhammedini’n-nebiyyi’l-ümmiyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellem

Ya Erhame’r-râhimin! Ya Erhame’r-râhimin! Ya Erhame’r-râhimin! Ya Hayyu ya Kayyum! Ya ze’l-celali ve’l-ikram! Ya Rabbi, şu virüsten bizleri kurtar. Bizi bu hadiselerden ibret alabilen, tevbe edebilen, hakkı görebilen kullarından eyle!

Ya Rabbi! Cümlemize Kur’an-ı Kerim’i okumayı, anlamayı ve onunla amel edip yaşamayı ve ailemize yaşatmayı nasip eyle! Tüm iş ve hallerimizde Efendimiz (Sallallahu Teâlâ Aleyhi Vesellem)’e benzemeyi, sünnetlerini yaşamayı, şefaatine nail olabilmeyi, livaü’l-hamdi altına girmeyi ve havz-ı kevserinden doya doya içmeyi nasip eyle!

Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyi hal ver, ahirette de iyi hal ver ve bizi cehennem azabından koru.

Rabbimiz! Bize hidayet verdikten sonra kalplerimizi haktan saptırma ve katından bize bir rahmet ihsan et! Bizi kaldıramayacağımız imtihanlarla imtihan eyleme!

Ya Rabbi! Bizi ve soyumuzdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, ana-babamı ve bütün müminleri bağışla! Bizleri sana itaate mahkûm eyle! Rızanı bizlere ikram eyle! Bizi basiretsiz (hakkı göremeyen), nemmamlık ve arabozuculuk yapanlardan eyleme!

Ya Rabbi! Bizleri nevm-i gafletten ikaz buyurup hayırlı uyanıklıklar nasip eyle! Bize ilm-i nâfi’ (faydalı ilim), amel-i salih, ihlâs, takva ve vera’ ihsan eyle! Bizlere hakkı hak olarak gösterip hakka uymayı, batılı batıl olarak gösterip batıldan uzaklaşmayı nasip eyle! Ehl-i sünnet ve’l-cemaat itikadında sabit kadem eyle!

Ey Rabbimiz! Bize zevcelerimizden ve nesillerimizden gözlerimizin sürûru olacak, sana itaat eden, din-i mübin-i islama hizmet eden iyi kimseler ihsan et ve bizi takva sahiplerine önder yap.

Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Bizi sevdiğin, razı olduğun, en hayâlı, emir ve yasaklarına sabreden, salih ve ilmiyle âmil en ihlâslı âlim kullarının zümresine ilhak eyle!

Ya Rabbi! Bizlere kendisinden sonra küfür olmayan bir iman lutfet! Dinimiz, dünyamız ve ahiretimiz hususunda bizlere af ve afiyet ihsan et! Kalplerimize senin ve senin sevdiğin dostlarının sevgisini ilham et ve o hal üzere yaşamak hüsn-ü hatimeyle göçmek nasip et!

ALLAH’ım! Bizi, daima sana şükreden, seni zikreden, yalnız senden korkan, sana itaat edip boyun eğen, ah-vah edip sana yalvaran ve senden hayâ edip utandığı için günahlarından dönüp nasuh tevbesiyle tevbe edenlerden eyle! Günahlarımızı affet. Tevbelerimizi ve dualarımızı kabul et.

Ya Rabbi! Sözlerimizi doğru kıl. Göğüslerimizden gadabı, öfkeyi çıkar. Kalplerimizden intikam duygusunu, düşmanlığı, kini, hile ve aldatma duygusunu, kasaveti (kalp katılığını), hiddeti ve dargınlığı gider. Maddi ve manevi hastalıklarımıza şifalar ver!

Bizi insanların iyi ve hayırlılarından, nefsine hâkim olanlarından, harama, helale ve şüpheli şeylere dikkat edenlerinden eyle!

ALLAH’ım! Biz ansızın gelen ölümden, yeryüzünü bozan, mahveden, yok eden küfür, zulüm ve fitnelerden, şirkten, büyüden, nazardan, riyadan, cehennem ateşinin yakmasından, doğru yoldan ayrılıp mülhid (dinsiz) olmaktan ve gafletten, gururdan, kibirden, ucuptan, tevbeyi sonraya bırakıp aldanmaktan, günahtan, hatadan, zinadan, acizlikten, cimrilikten, gıybetten, hasetten, fesattan, helak olmaktan, kalp darlığından, yahudi ve hıristiyanlara benzemekten, çalgı aletlerinden, yalandan, haramdan, hile yapıp aldatmaktan, cehaletten, haram ve günaha dalmış kötü insanlardan, gece ve gündüz meydana gelen kötü şeylerden, insanların ve cinlerin şerrinden, zarar veren ve helak eden gizli işlerden sana sığınırız.

Hayatta bıraktığın müddetçe kulaklarımızı, gözlerimizi, bedenimizi ve kuvvetimizi bize faydalı hale getir. Seni zikretmemiz, sana şükretmemiz ve güzel ibadet etmemiz için bize yardım et! Bizi insanların en hayırlılarıyla haşret. Hatalarımızı ört, musibetlerimizi kaldır, kalplerimizi nurlandır, ihtiyaçlarımızı gider, ana ve babamıza merhamet eyle. Düşmanlarımıza karşı bize yardım et. Bize zulmedenlerden intikamımızı al.

Dinimiz hususunda bize musibet verme. Dünyayı bizim için en mühim maksat kılma, ilmimizin, kuvvetimizin ve servetimizin tamamını ona hasrettirme. Bize acımayanları başımıza musallat etme. Ayaklarımızı sırat-ı müstakimde sabit eyle! Bize merhamet et. Sen bizim Mevlâ’mızsın ve Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.

ALLAH’ım! Şüphesiz ki biz Senden kendisiyle kalplerimizi hidayet edeceğin, dağınık işlerimizi kendisiyle toparlayacağın, hastalıklarımıza kendisiyle şifa vereceğin, amellerimizi kendisiyle temizleyeceğin, olgunluğumuzu kendisiyle bize ilham edeceğin, bizi isteklerimize kendisiyle kavuşturacağın katından bir rahmet istiyoruz.

Ey Rabbimiz! Tarafından bize mağfiret, bol rızık ve düşmandan emniyet kazandıracak büyük bir rahmet ver. İlmimizi, hilmimizi (yumuşak huyluluğumuzu) ve nurumuzu arttır. Bize hem zahirî hem de batınî ni’metlerini ver. Maddi ve manevi borçlarımızdan bizi kurtar!

ALLAH’ım! Muhakkak ki biz nefislerimize zulmettik. Sen büyük ve küçük bütün günahlarımızı affeyle. Çünkü günahlarımızı ancak Sen affedersin. Bizi en güzel ahlaka hidayet et (ulaştır). Çünkü ahlakların en güzeline ancak Sen ulaştırırsın. Ve bizden kötü ahlakları uzaklaştır. Çünkü kötü ahlakları bizden ancak Sen uzaklaştırırsın.

Ya Rabbi! Bizi ve bütün ümmet-i Muhammed’i hayatın ve ölümün fitnesinden, ahir zaman fitnesinden, deccalin fitnesinden, kabir azabından ve hâssaten cehennem azabından muhafaza eyle! Cümlemizi azapsız ve hesapsız Firdevs cennetinle ve cemalinle müşerref eyle! Dünyanın dört bir yanında kâfirlerle savaşan Müslüman kardeşlerimizi muzaffer eyle!

ALLAH’ım! Yüzlerimizi hayâ ile kalplerimizi de sevinç ve sürûr ile doldur.

Yâ Rabbi! Şüphesiz ki biz oburluktan, gevezelikten, kıtlıktan, haddini aşmaktan, isyandan, sû-i zandan, korkaklıktan, tembellikten, içkiden, felç hastalığından, oyundan, eğlenceden, tesettüre riayet etmemekten, şiddetli hırstan, faizden, belalı-korkunç fitnelerden ve geçim darlığından sana sığınırız.

Bizi borçların sıkıntısından, bir takım insanların kahretmesinden, belaların zorluğu ve meşakkatinden, zilletin aşağı derecelerine düşmekten, hakkımda takdir edilmiş olan kötü hükümden, düşmanlarımın başıma gelen bela, gam ve tasalardan dolayı şad olup sevinmesinden muhafaza et!

Ya Rabbi! Ümmet-i Muhammed’i hayırla ıslah eyle, ümmet-i Muhammed’e merhamet eyle, ümmet-i Muhammed’in sıkıntılarını def eyle, ümmet-i Muhammed’i hidayet eyle, ümmet-i Muhammed’e iman ve islam şuuru nasip eyle, ümmet-i Muhammed’e birlik-beraberlik lutfeyle, ümmet-i Muhammed’in günahlarını af ve mağfiret eyle!

Ey Rabbimiz! Bizi yaşayışın en bol ve en güzeliyle, ömrün en mutlu ve en uzunuyla, rızkın en geniş ve en menfaatlisiyle rızıklandır ve bize ihsan buyurduğun ni’metlerin şükrünü bize ilham et ve senden başkasına muhtaç olmaktan muhafaza et!

ALLAH’ım! Biz ağlamayan ve çok uyuyan gözden, korkmayan huşusuz kalpten, menfaat vermeyen ilimden, hayırsız eş ve evlattan, doymayan nefisten, kabul olunmayan duadan, boyun büktüren fakirlikten, çok konuşan dilden ve çok yiyen mideden sana sığınıyoruz.

ALLAH’ım! Biz Senden, bilip bilmediğimiz, dünyaya ve âhirete âit bütün hayırları istiyoruz. Ve senden cennetini ve bizi cennetine yaklaştıracak sözden ve amelden her türlüsünü istiyoruz. Cehennemden ve bizi cehenneme yaklaştıracak sözlerden ve amellerden sana sığınıyoruz. Muhammed (Sallallahu Teâlâ Aleyhi Vesellem) Senden neleri istemişse bizde onları istiyoruz. Muhammed (Sallallahu Teâlâ Aleyhi Vesellem) nelerden sana sığınmışsa bizde onlardan sana sığınıyoruz. Bizim için vereceğin hükümlerin sonunu hakkımızda hayırlı eyle!

Ya Rabbi! Göz açıp kapamaktan daha kısa bir süre bile bizi nefsimizle ve şeytanla baş başa bırakma! Kalplerimizi dünya sevgisiyle doldurmaktan muhafaza eyle! Bizi bütün işlerini ahirete göre hesaplayan ahiret akıllılardan eyle! Dualarımızı en sevdiklerinin dualarının gölgesine alıp ahsen-i kabul ile makbul eyle!

Cezallahu annâ Muhammeden Sallallahu Teâlâ Aleyhi Vesellem bimâ hüve ehlüh. Allâhümme salli alâ Muhammediv ve alâ âli Muhammediv ve sellim. Sübhâne Rabbike Rabbi’l-ızzeti ammâ yasıfûn. Ve selâmün ale’l-mürselîn. Ve’l-hamdü lillâhi Rabi’l-âlemîn. Ve bihürmet-i seyyidi’l-mürseline’l-fâtihah

FAYDALI İLİM – mübarek gecelerin “ihya” edilip “kıyam” üzere geçirilmesi

FAYDALI İLİM – mübarek gecelerin “ihya” edilip “kıyam” üzere geçirilmesi

FAYDALI İLİM

Hadis-i şeriflerde teşvik edilen mübarek gecelerin “ihya” edilip “kıyam” üzere geçirilmesinin nasıl yerine getirileceği hususunda alimler bir kaç görüş açıklamıştırlar:

1. Kıyamın en üstün şekli namazla olur ki, bunun en üstün şekli o gece ile alakalı tavsiye edilen nafile namazlar ve bilhassa tesbih namazı ile olur. (Kazası olan hanefiler kazalarına ağırlık verirler, şafiiler ise sadece kazalar ile meşgul olurlar).

2. Kur’ân-ı Kerim tilaveti ki, özellikle Rasûlullâh ﷺ’in her gece okuduğu veya teşvik buyurduğu sureler okunarak bu geceler en mükemmel bir şekilde ihya edilebilir, mesela:

– Secde ve Tebârake Sureleri: “Her kim akşam (namazı) ile yatsı (namazı) arasında Secde Suresi ile Tebârake Suresi’ni okursa sanki o kişi Allâh-u Te’âlâ’nın, Âdem (Aleyhisselâm)ı yarattığı zamandan kıyamet kopuncaya kadar Kadir Gecesi’nde (ibadet için) kıyamda bulunmuştur.

Ayrıca onun için yerin bitirdiği her bitki adedince hasene (sevap) vardır.” [Şireveyh ed-

Deylemî, Firdevsü’l-ehbâr, rakam:5602, 4/36; el-Müstağfirî, Fezâilü’l-Kur’ân, rakam:859, 2/588; es-Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 11/671; ez-Zeyla’î, Tahrîcu ehâdisi’l-Keşşâf, 3/88; Fakîrullâh Sâhib el-Hanefî, Kutbü’l-irşâd, sh:316]

– Yâsîn Suresi, bunu okuyanın: “Geçmiş günahları bağışlanır, on hatim yapmış sevabı alır, kendisi için bu sure büyük bir nur olur.” [Ebû’ş-Şeyh; Ebû Nu’aym; Beyhakî; Zebîdî, İthâfü’s-sâde, 5/154]

– Duhân Suresi: “Bir gece içerisinde, Duhân Suresi’ni okuyanın geçmiş günahları affedilir.” [İbnü’d-Durays, no:222; Zebîdî, el-İthaf: 5/154]

– Zilzâl Suresi: “Her kim bir gecede Zilzâl Suresi’ni okursa, bu kendisi için Kur’ân’ın yarısına denk gibi olur.” [İbnü’s -Sünnî, Amelü’l-yevmi ve’l-leyle, no:685, 3/315; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân:10, no:2893, 5/165]

– Tekâsür Suresi: Rasûlullâh ﷺ bir kere ashabına: “Sizin biriniz her gün bin ayet okumaya güç yetiremez mi?” buyurdu. Onlar: “Buna kimin gücü yeter ya Rasûlallâh?” dediklerinde, Rasûlullâh ﷺ: “Sizin biriniz ‘Elhâkümü’t-tekâsür’ (Suresi’ni) okumaya da mı güç yetiremez?” buyurdu. [Hâkim, el-Müstedrek, no:2081, 1/566; Hâfiz Münzirî, et-Terğîb, no:2184, sh:297]

– Kadir Suresi: “Her kim İnnâ Enzelnâhü Suresi’ni okursa Allâh-u Te’âlâ ona Ramazân ayını oruçla geçirmiş ve (onda bulunan) Kadir Gecesi’ne muvafakat etmiş (o geceye rastlayıp ibadetle ihya etmiş) kimse gibi (sevap) verir.” [Yahyâ ibnü Huseyn eş-Şecerî, el-Emâili’ş-Şeceriyye, rakam:478, 1/126-128; es-Sa’lebî, el-Keşfü ve’l-beyân, rakam:3560, 30/56-57; el-Vahidî, el-Vasît, rakam:1402, 4/532; el-Ğâfikî, Lemehâtü’l-envâr, rakam: 1485-1486, 1492, 3/1038, 1040; el-Beyzâvî, Envâru’t-Tenzîl, 5/327; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/226; Münîre Muhammed Nâsır ed-Dûserî, Esmâü Süveri’l-Kur’ân ve fezâilühâ, sh:572]

– Kâfirûn Suresi: “Her kim Kafirûn Suresi’ni okursa bu kendisi için Kur’ân’ın dörtte birine denk gibi olur.” [İbnü’s -Sünnî, Amelü’l-yevmi ve’l-leyle, no:685, 3/315; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân:10, no:2893, 5/165]

– İhlâs Suresi: “Her kim İhlâs Suresi’ni okursa bu kendisi için Kur’ân’ın üçte birine denk gibi olur.” [İbnü’s -Sünnî, Amelü’l-yevmi ve’l-leyle, no:685, 3/315; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân:10, no:2893, 5/165]

Enes (Radıyallâhu Anh) dan rivayet edilen

bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ: “Her kim bir kere ‘Ku’l-hüvallâhü ehad’ okursa kendisi mübarek kılınır, onu iki kere okursa kendisine ve ailesine bereket yağdırılır, onu üç kere okursa kendisine, ailesine ve komşularına bereket verilir, onu on iki kere okursa buna mukabil Allâh-u Te’âlâ kendisi için on iki köşk bina eder ve hafaza (amellerini yazan melekler): ‘Haydi gidelim de kardeşimizin köşklerini bir seyredelim’ derler.

Her kim onu yüz kere okursa kul hakları ve kan davaları hariç yirmi beş senelik günahları kendisinden örtülür.

Her kim onu üçyüz kere okursa kendisine her birinin (harp sahasında) hayvanı boğazlanmış ve kanı dökülmüş olan dört yüz şehid sevabı yazılır.

Her kim de onu bin kere okursa, cennetteki mekanını görmedikçe, veya makamı kendisine gösterilmedikçe ölmez” buyurmuştur. [İbnü Asâkir, Târîhu Medîneti Dimeşk, no:1748, 15/190 Murtazâ ez-Zebîdî, el-İthâf: 3/294]

Ulemanın buyurduğuna göre, bin İhlâs-ı şerifi on veya yirmi rekatta okumak bir hatim yapmaktan daha efdaldir.

Nitekim Feyrûz ibni Deylemî (Radıyallâhu Anh)dan rivayetle Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: “Her kim namaz içinde veya haricinde yüz kere ‘Ku’l-hüvallâhü ehad’ okursa, Allâh-u Te’âlâ onun için cehennemden beraat (kurtuluş belgesi) yazar.” [Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, no:852, 18/331; Beğavî, Zebîdî, el-İthâf: 31294]

– Bakara Suresi 285-286 (Âmene’r-rasûlü): “Bir gecede bu ayet-i kerimeleri okuyanlar için, teheccüt namazı kılmak yerine geçecekleri ve her türlü beladan korunmaları hususunda yeterli olacakları”, en sahih kaynaklarda yer almıştır. [Buharî, Fedâiül’l-Kur’an 10, 17, 37; Meğâzî, 12; Müslim, Müsâfirûn, 255]

– Âl-i İmrân Suresi 190-200, Rasûlullâh ﷺ her gece bunları okur ve: “(Bu ayet-i kerimeleri) bir gece içinde okuyana, tüm gecenin kıyamı (ibadetle geçirilme sevabı) yazılır” buyururdu. [Heysemî, el-Mecmu’a, 2/77; Dârimî; Suyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, 2/421]

– Haşr Suresinin son üç ayeti ki, bunları okuyanlara: “Allâh-u Te’âlâ sabaha kadar salat edecek (dua ve istiğfarda bulunacak, feyiz ve rahmet yağdıracak) yetmiş bin melek görevlendirir.” [Tirmizî; Dârimî; Ahmed ibni Hanbel, 5/26; İbni Adiyy; İbn Merdûyeh; Beyhakî; Suyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, 8/122-123]

3. Allâh-u Te’âlâ’nın en güzel ism-i şerifleriyle ve Kelime-i Tevhid zikirleriyle meşgul olmak, tesbih ve hamd-ü senalara vakit ayırmak.

– Ebû Tâlib’in kızı Ümmühânî (Radıyallâhu Anhâ) şöyle anlatmıştır: Bir kere ben Nebî ﷺ’e gelerek: “Ben artık ağırlaşmış bir kadınım, o halde bana oturduğum yerde söyleyebileceğim bir şey öğret” dediğimde şöyle buyurdu: “Yüz kere ‘Allâhü Ekber’ de, şüphesiz ki bu, senin için kabul edilmiş ve üzerine çul örtülmüş yüz deve (kurban etmen)den daha hayırlıdır.

Yüz kere ‘Elhamdülillâh’ de, şüphesiz bu, senin için Allâh yolunda üzerine (asker) yüklediğin eğerlenmiş ve gemlenmiş yüz attan hayırlıdır.

Yüz kere ‘Sübhanallâh’ de, bu da senin için İsmâ’îl’in neslinden yüz köle azad etmenden daha hayırlıdır.

Yüz kere ‘Lâ ilâhe illallâh’ de ki bu, hiçbir günah bırakmaz ve hiçbir amel bunu geçemez. (Ayrıca bu gökle yer arasını sevapla doldurur.)” [Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:27393, 45/387, no:26911, 44/379; Taberânî; Hâkim, Zebîdî, el-İthâf, 3/294]

– Burada şu faziletli zikri de anmak gerekir: Zührî (Radıyallâhu Anh)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: “Herkim üç kere: ‘Lâ ilâhe illâllâhü’l-halîmü’l-kerîmü sübhânallâhi Rabbi’s-semâvâti’s-seb’i ve Rabbi’l-‘arşi’l-‘azîm’

لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ سُبْحَانَ اللهِ رَبِّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ وَ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ

‘Halîm ve Kerîm olan(; kullarına ceza vermekte aceleci olmayan ve çok büyük lütf-u kerem sahibi olan) Allâh-u Te’âlâ’dan başka hiçbir ilah yoktur.

Yedikat göklerin Rabbi ve büyük Arş’ın Rabbi olan Allâh’ı (tüm noksan sıfatlardan tenzih ve) tesbih ederim’ derse, Kadir Gecesine yetişmiş kimse gibi olur.” [Taberânî, el-Câmi’u’l-kebîr; Dûlâbî, İbni Asâkir, Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, no:3867, 2/226, Tefsîru’s-Sâvî, 4/341]

4. Cemaatle ve tek başına salat-ü selamlarla meşgul olmak.

5. Allâh-u Te’âlâ’nın kitabının tefsirinin yapıldığı meclisler kurup, onlara katılmak ki bu tür ilim meclislerinde bulunmak, bu mübarek geceleri ibadetle geçirmenin en faziletli şeklidir.

Bu hususta Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: “Bir ilim meclisinde bulunmak, bin rekat namazdan, bir hastayı ziyaretten ve bin cenazeye katılmaktan üstündür.”

Bunun üzerine: “Ya Rasûlallâh! Kur’ân okumaktan da mı?” denilince: “Hiç ilimsiz Kur’ân bir şeye yarar mı?” buyurdu. [Zebîdî, İthâfü’s-sâde, 1/99]

6. Yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmak.

Nitekim hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: “Yatsıyı cemaatle kılan, gecenin yarısını ibadetle geçirmiş gibidir. Sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamında namaz kılmış gibidir.” [Müslim, Salât:46, no:1491, sh:264]

Hadis-i şeriflerde geçen “Kıyam tabirinin, ne kadar zaman yapılacak amellerle yerine geleceği hakkında da ulemanın bir kaç görüşü vardır:

a) Gecenin çoğunu ibadetle geçirerek,

b) Gecenin bir saatini ibadetle geçirerek. [Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvan, sh:51-52; Necmüddîn el-Ğaytî, Kitâb-u Leyleti’n-nısf-i min şa’bân, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü’l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:192]

Kaynak : Alıntı

Şa’bân-ı Şerîf’in Eyyâm-ı Bîyd (On Üç, On Dört, On Beş) Oruçları (2021 yılı İçin; 26 Mart Cumâ, 27 Mart Cumartesi ve 28 Mart Pazar)

Şa’bân-ı Şerîf’in Eyyâm-ı Bîyd (On Üç, On Dört, On Beş) Oruçları (26 Mart Cumâ, 27 Mart Cumartesi ve 28 Mart Pazar)
~~~~~~~
Hicrî takvime göre her ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinin orucu çok fazîletlidir. Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) bu günlerin orucunu yolculuklarında bile terk etmemiştir.

Huseyn ibni Ali ibni Ebî Tâlib (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Eyyâm-ı Bîyd (her ayın on üç, on dört ve on beşinci gününün) oruçlarının ilk günü üç bin senenin, ikinci günü on bin senenin, üçüncü günü ise on sekiz bin senenin orucuna denk olur.” (ibnü Şâhîn, et-Terğîb fi fezâili’l-a’mâl, rakam:535, 1/154)

Enes (Radıyallâhu Anh)dan merfû’an rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur:

“(Herhangi bir aydan) on üç, on dört ve on beşinci günler olan eyyâm-bîydı oruçlu geçirene, Allâh birinci gününde on bin sene, ikinci gününde yüz bin sene, üçüncü günde ise üç yüz bin senelik ecir (oruç sevâbı) verir.” (İbnü ‘Asâkir, el-Emâlî, rakam:14, sh:15; Ebu’l-Kâsım el-Hüseyn, el-Emâlî, Süyûtî, el-Le’âlî, 2/107)

Ahmed ibni Hicâzî (Rahimehullâh)dan rivâyet olunduğuna göre:

“Dört şey kabir azâbını hafifletir. Bunlar da her an ve her zaman Kur’ân okumak, her mekânda yetime ikrâm etmek, Receb ve Şa’bân’ın eyyâm-ı bîyd oruçlarını tutmak, gece yarısı namaz kılmak ki, o kalbi nurlandırır ve Rahmân’ın rızâsını celbeder.” (Ahmed ibnü Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvân, sh:13)

DÖRT ŞEY KA­BiR AZA­BI­NI HAFİFLETİR
~~~~~~
Ri­va­ye­te gö­re: “Dört şey, ka­bir aza­bı­nı ha­fif­le­tir. Bun­lar da:
1)Her an ve her za­man Ku­r’­an oku­mak,
2)her me­kân­da ye­ti­me ik­ram et­mek,
3)re­ceb ve şa­bâ­nın ey­yâm-bîyd oruç­la­rı­nı tut­mak,
4)Ge­ce ya­rı­sı na­maz kıl­mak ki, o kal­bi nur­lan­dı­rır ve Rah­mâ­n’­ın rı­za­sı­nı cel­be­der.”
(Ah­med ib­ni Hi­câ­zî, Tuh­fe­tü­’l-ih­van, sh:13)

Her ayın ey­yâm-ı bîyd oruç­la­rı hak­kın­da­ki di­ğer ha­dîs-i şe­rîf­ler “O­ru­ç” ri­sâ­le­mi­zin 58-60. say­fa­la­rın­da mev­cut­tur.

DÖRT ŞEY KA­BiR AZA­BI­NI HAFİFLETİR
~~~~~~~~~
Ha­dîs-i şe­rif­te şöy­le buy­rul­muş­tur:
“Şa­bâ­nın ilk ve son per­şem­be­si­ni oruç­la ge­çi­re­ni, rah­me­ti ile cen­ne­te gir­dir­mek Al­lâh-u Teâ­lâ üze­ri­ne bir hak olur.”
(Ebû Ab­dil­lâh el-Hu­bey­şî, el-Be­re­ke fî fad­li­’s-sa‛yi ve­’l-ha­re­ke, no:785, sh:249; Sa­fû­rî, Nüz­he­tü­’l-me­câ­lis, 1/142)

BA­ŞIN­DA, OR­TA­SIN­DA VE SO­NUN­DA­ ÜÇ GÜN ORUÇ
Ne­bî (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in şöy­le bu­yur­du­ğu ri­vâ­yet edil­miş­tir:
“Her kim şa­bâ­nın ba­şın­dan, or­ta­sın­dan ve so­nun­dan üç gün oruç tu­tar­sa, Al­lâh-u Teâ­lâ ona yet­miş pey­gam­ber se­vâ­bı ya­zar. Al­lâh-u Te­âlâ’ya yet­miş se­ne ibâ­det et­miş gi­bi olur. O se­ne ölür­se şe­hit ola­rak ölür.”
(Züb­de­tü­’l-vâ­‛i­zîn, Ho­be­vî, Dür­re­tü­’n-nâ­si­hîn, sh:235)
EY­YÂM-I BÎYD ORUÇ­LA­RI
~~~~
Hic­rî tak­vi­me gö­re her ay­da bu gün­le­rin oru­cu çok fa­zî­let­li­dir. Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) bu gün­le­rin oru­cu­nu yol­cu­luk­la­rın­da bi­le terk et­me­miş­tir.
Ali (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh) şöy­le bu­yur­muş­tur: “Re­ce­bin on üçün­cü gü­nü­nün oru­cu üç bin se­ne oruç gi­bi­dir. On dör­dü­nün oru­cu üç bin se­ne gi­bi­dir. On be­şin­ci gün ise on üç bin se­ne­ye denk­tir.”
(İb­ni Şâ­hîn, Sü­yû­tî, el-Le­’â­lî, 2/106) Enes (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh)dan mer­fû­an ri­vâ­yet edi­len bir ha­dîs-i şe­rîf­te Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) şöy­le bu­yur­muş­tur: “(Her­han­gi bir ay­dan) on üç, on dört ve on be­şin­ci gün­ler olan ey­yâm-bîy­dı oruç­lu ge­çi­re­ne, Al­lah bi­rin­ci gü­nün­de on bin se­ne, ikin­ci gü­nün­de yüz bin se­ne, üçün­cü gün­de ise üç yüz bin se­ne­lik ecir ve­rir.”
(Ebû­’l-Kāsım el-Hü­seyn, el-Emâ­lî, Sü­yû­tî, el-Le­’â­lî, 2/107)
Ri­vâ­ye­te gö­re:
“Dört şey ka­bir azâ­bı­nı ha­fif­le­tir. Bun­lar da; her an ve her za­man Ku­r’ân oku­mak, her me­kan­da ye­ti­me ik­ram et­mek, re­ceb ve şa­bâ­nın ey­yâm-bîyd oruç­la­rı­nı tut­mak, ge­ce ya­rı­sı na­maz kıl­mak ki, o kal­bi nur­lan­dı­rır ve Rah­mâ­n’ın rı­zâ­sı­nı cel­be­der.” (Ah­med ib­ni Hi­câ­zî, Tuh­fe­tü­’l-ih­van, sh:13)