“Allah’tan bir şey isteyeceğin zaman Hadîd Sûresi’nin ilk altı ayeti (veya 10) ile Haşr Sûresi’nin son dört ayetini oku ve ardında şöyle dua et.”

“Allah’tan bir şey isteyeceğin zaman Hadîd Sûresi’nin ilk altı ayeti ile Haşr Sûresi’nin son dört ayetini oku ve ardında şöyle dua et.”

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Hadîd Sûresi ilk 6 âyet

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm.
Lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), yuhyî ve yumît(yumîtu), ve huve alâ kulli şey’in kadîr.
Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın(bâtınu), ve huve bi kulli şey’in alîm.
Huvellezî halakas semâvâti vel ardafisitteti eyyâmin summestevâ alel arş(arşi), ya’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr. Lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), ve ilâllâhi turceul umûr.

Yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyl(leyli) ve huve alîmun bi zâtis sudûr.

بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۖ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ

لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۖ يُحْىِۦ وَيُمِيتُ ۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

هُوَ ٱلْأَوَّلُ وَٱلْءَاخِرُ وَٱلظَّٰهِرُ وَٱلْبَاطِنُ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ

هُوَ ٱلَّذِى خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ فِى سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ ٱسْتَوَىٰ عَلَى ٱلْعَرْشِ ۚ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِى ٱلْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا ۖ وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ ۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

لَّهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ وَإِلَى ٱللَّهِ تُرْجَعُ ٱلْأُمُورُ

يُولِجُ ٱلَّيْلَ فِى ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِى ٱلَّيْلِ ۚ وَهُوَ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ

1.Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
2.Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O’nundur. Diriltir, öldürür. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
3.O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.
4.O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra Arş’a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
5.Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Bütün işler ancak ona döndürülür.
6.Geceyi gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

Haşr Sûresi:

~~~~~~~~~~

21.Lev enzelnâ hâzâl kur’âne alâ cebelin le raeytehu hâşian mutesaddian min haşyetillâh(haşyetillâhi), ve tilkel emsâlu nadribuhâ lin nâsi leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne).

22.Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeti, huver rahmânur rahîm(rahîmu).

23.Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, el melikul kuddûsus selâmul mu’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).

24.Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

لَوْ أَنزَلْنَا هَذَا الْقُرْآنَ عَلَى جَبَلٍ لَّرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُّتَصَدِّعًا مِّنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ

هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Eğer Biz, bu Kur’ân’ı, dağa indirseydik, O’nu mutlaka, Allah’ın korkusundan huşû ile boynunu bükmüş, parça parça olmuş görürdün. Ve insanlar için bu misalleri veriyoruz. Umulur ki, böylece onlar tefekkür ederler.

O Allah ki, O’ndan başka İlâh yoktur. Gaybı (görünmeyeni) ve görüneni de O bilir. O; Rahmân’dır, Rahîm’dir.

O Allah ki; O’ndan başka İlâh yoktur, Melik’tir (hükümrandır), Kuddüs’tür (mukaddestir), Selâm’dır (selâmete erdirendir), Mü’mindir (emniyet verendir), Müheymin’dir (koruyup gözetendir), Azîz’dir (yücedir), Cabbar’dır (cebredendir), Mütekebbir’dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır).

O Allah ki; Yaratan’dır, Bâri’dir (yokken var eden), Musavvir’dir (şekil verendir), güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nu tespih eder. Ve O; Azîz’dir (yücedir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).

DUÂ
ANLAMI

İSTEKLERE KESİNLİKLE NÂİL OLMAK İÇİN OKUNACAK DUA VE ÂYETLER

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bu duayı Ali Haydar Efendi Hazretleri, kendi Mushaf-ı Şerif’inde Hadîd Sûresi’nin bulunduğu sayfanın kenarına mübarek hatt-ı desti(el yazısı) ile yazmıştır ki bu rivayette

Berâ ibni Âzib (radiyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır.

“Bir kere ben Ali (Radiyallâhu Anh)’a: ‘Ey müminlerin emiri! Allâh ve Rasûlü’nün hâtırı için Senden şunu istiyorum ki;

Resûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in kendisi ile seni seçkin kıldığı şeylerin en büyüğü ile beni ayrıcalıklı kılmaz mısın ki

onunla Cibrîl (Aleyhisselâm) Resûlüllâh

(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i seçkin

kılmış, Rahman (Te’âlâ)da o şeyle

Cibrîl (Aleyhisselâm)ı Resûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e göndermiştir?!’ dedim.
Bunun üzerine Ali (Radiyallâhu Anh) şöyle buyurdu, “Allâh-u Teâlâ’ya İsm-i Âzam ile duâ etmek istediğin zaman hemen Hadîd Sûresi’nin başından (başlayarak) o Sûreden altı âyet-i kerîmenin sonuna kadar yani: “عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ “ ‘alîmun bi zâtis sudûr“ âyeti kerîmesine kadar oku, sonra Haşr sûresi’nin sonunu yâni son dört âyet-i kerîmesini oku.

Sonra da iki elini kaldır ve: ‘Ey Allâh! Ey O Vâhid ve Ehad olan, bu şekilde dâim olan ve bu sıfatlara sâhip başka bir kimse bulunmayan Zat! Bu (âyet-i kerîmelerde zikredilen) isimlerin hürmetine Senden diliyorum ki; Efendimiz Muhammed (Aleyhisselâm)a ve onun âline salât edesin ve benim şu isteğimi yapasın.’ de.

Kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allâh’a yemin ederim ki inşâallâh elbette muhakkak hâcetin (isteğin) ile dönersin.’”

(Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, 8:49, Ahmed ed-Deyrebî, el-Mücerrebât, sh: 46)

DUÂ; Allâhümme men hüve vâhidün ehadün ve lâ yezâlü kezâlik. Ve lâ yekûnü kezâlike ehadün ğayrah. Es’elüke bi haggi hâzihil esmâi entüsalliye alâ seyyidinâ Muhammediv ve alâ âlihi ve entegdiye hâcetî hâzih. Âmîn.

—-

Veya;

Hadîd Sûresi ilk 10 âyet

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm.
Lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), yuhyî ve yumît(yumîtu), ve huve alâ kulli şey’in kadîr.
Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın(bâtınu), ve huve bi kulli şey’in alîm.
Huvellezî halakas semâvâti vel ardafisitteti eyyâmin summestevâ alel arş(arşi), ya’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr. Lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), ve ilâllâhi turceul umûr.

Yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyl(leyli) ve huve alîmun bi zâtis sudûr. Âminû billâhi ve resûlihî ve enfikû mimmâ cealekum mustahlefîne fîh(fîhi), fellezîne âmenû minkum ve enfekû lehum ecrun kebîr.

Ve mâ lekum lâ tu’minûne billâh(billâhi), ver resûlu yed’ûkum li tû’minû bi rabbikum ve kad e haze mîsâkakum in kuntum mu’minîn.

Huvellezî yunezzilu alâ abdihî âyâtin beyyinâtin li yuhricekum minez zulumâti ilen nûr(nûri), ve innellâhe bikum le raûfun rahîm.

Ve mâ lekum ellâ tunfikû fî sebîlillâhi, ve lillâhi mîrâsus semâvâti vel ard(ardı), lâ yestevî minkum men enfeka min kablil fethi ve kâtel(kâtele), ulâike a’zamu dereceten minellezîne enfekû min ba’du ve kâtelû ve kullen ve adallâhul husnâ, vallâhu bi mâ ta’melûne habîr.

بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۖ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ

لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۖ يُحْىِۦ وَيُمِيتُ ۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

هُوَ ٱلْأَوَّلُ وَٱلْءَاخِرُ وَٱلظَّٰهِرُ وَٱلْبَاطِنُ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ

هُوَ ٱلَّذِى خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ فِى سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ ٱسْتَوَىٰ عَلَى ٱلْعَرْشِ ۚ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِى ٱلْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا ۖ وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ ۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

لَّهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ وَإِلَى ٱللَّهِ تُرْجَعُ ٱلْأُمُورُ

يُولِجُ ٱلَّيْلَ فِى ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِى ٱلَّيْلِ ۚ وَهُوَ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ

ءَامِنُوا۟ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَأَنفِقُوا۟ مِمَّا جَعَلَكُم مُّسْتَخْلَفِينَ فِيهِ ۖ فَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مِنكُمْ وَأَنفَقُوا۟ لَهُمْ أَجْرٌ كَبِيرٌ

وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ ۙ وَٱلرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا۟ بِرَبِّكُمْ وَقَدْ أَخَذَ مِيثَٰقَكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

هُوَ ٱلَّذِى يُنَزِّلُ عَلَىٰ عَبْدِهِۦٓ ءَايَٰتٍۭ بَيِّنَٰتٍ لِّيُخْرِجَكُم مِّنَ ٱلظُّلُمَٰتِ إِلَى ٱلنُّورِ ۚ وَإِنَّ ٱللَّهَ بِكُمْ لَرَءُوفٌ رَّحِيمٌ

وَمَا لَكُمْ أَلَّا تُنفِقُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلِلَّهِ مِيرَٰثُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ لَا يَسْتَوِى مِنكُم مَّنْ أَنفَقَ مِن قَبْلِ ٱلْفَتْحِ وَقَٰتَلَ ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِّنَ ٱلَّذِينَ أَنفَقُوا۟ مِنۢ بَعْدُ وَقَٰتَلُوا۟ ۚ وَكُلًّا وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلْحُسْنَىٰ ۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ

1.Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
2.Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O’nundur. Diriltir, öldürür. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
3.O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.
4.O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra Arş’a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
5.Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Bütün işler ancak ona döndürülür.
6.Geceyi gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
7.Allah’a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır.
8.Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz? Halbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun).
9.O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed’e apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.
10.Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Haşr Sûresi:

~~~~~~~~~~

21.Lev enzelnâ hâzâl kur’âne alâ cebelin le raeytehu hâşian mutesaddian min haşyetillâh(haşyetillâhi), ve tilkel emsâlu nadribuhâ lin nâsi leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne).

22.Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeti, huver rahmânur rahîm(rahîmu).

23.Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, el melikul kuddûsus selâmul mu’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).

24.Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

لَوْ أَنزَلْنَا هَذَا الْقُرْآنَ عَلَى جَبَلٍ لَّرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُّتَصَدِّعًا مِّنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ

هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Eğer Biz, bu Kur’ân’ı, dağa indirseydik, O’nu mutlaka, Allah’ın korkusundan huşû ile boynunu bükmüş, parça parça olmuş görürdün. Ve insanlar için bu misalleri veriyoruz. Umulur ki, böylece onlar tefekkür ederler.

O Allah ki, O’ndan başka İlâh yoktur. Gaybı (görünmeyeni) ve görüneni de O bilir. O; Rahmân’dır, Rahîm’dir.

O Allah ki; O’ndan başka İlâh yoktur, Melik’tir (hükümrandır), Kuddüs’tür (mukaddestir), Selâm’dır (selâmete erdirendir), Mü’mindir (emniyet verendir), Müheymin’dir (koruyup gözetendir), Azîz’dir (yücedir), Cabbar’dır (cebredendir), Mütekebbir’dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır).

O Allah ki; Yaratan’dır, Bâri’dir (yokken var eden), Musavvir’dir (şekil verendir), güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nu tespih eder. Ve O; Azîz’dir (yücedir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).

KISA DUASI

~~~~~~~~~

Yâ men hüve hâkezâ es’elüke bi hakkı hâzihil esmâi en tüsalliye alâ muhammedin ve âli muhammedin ve en tef’ale bi (Dilek kendinizin duyacağınız seste söylenir.)

‘Ey o, böyle olan ve O’ndan başka böyle bir şey olmayan zât! Senden bana şöyle şöyle yapmanı dilerim.”

Vallahi ya Bera, bununla benim aleyhime dua etsen yere geçerim.’ dedi.”
(DEYLEMÎ)

Hz.Ali(k.v) buyuruyor.kendisinden başka İlah olmayan Allah’a yemin ederim ki hacetin Allah’ın izni ile kabul olur.

Not; Gece 2 rekat hacet namazı kılınır ardından Hadid suresinin ilk 10 ayeti, hemen arkasından Haşr suresinin son 4 ayeti aşağıda yazdığım şekilde okunur. Ve bitiminde yine yazdığım küçük dua okunarak dilek söylenerek bitirilir. En alttaki duayı okumasınızda olur.

Namaz kılacaklar için. Bu en etkili şeklidir. Diğer türlü ise abdestli olunan her an namaz kılınmadan da okunabilir. Yanlız kötü amaçla uygulanmaması gerekir. Allah dilediğinizi verecektir fakat istediğiniz kötülüğü ikiye bölerek.. 

—-

Başka kaynaktan;

Nisaburî Ebu Ali Abdurrahmân b. Muhammed “Fevâid” adlı eserinde Muhammed b. Hanefiyye’den şöyle bir rivayeti nakletmiştir: “Bera b.Azîb (r.a.), Ali b. Ebu Talib Kerremellahu Vecheh Hazretlerine demişti ki: “Senden Allah aşkına rica ediyorum. Rahmân Teâlâ’nın gönderdiklerinden, bilhassa Cebrail’in Resulullah’a getirdiklerinden ve Resulullah’ın özellikle sana öğrettiklerinden en faziletlisini bana özel bir şekilde öğretmez misin?” Hz. Ali de ona “Ya Bera! Allah’a İsm-i A’zam’ı (en yüce ismi) ile dua etmek istersen, Hadid Sûresi’nin baş tarafından on âyeti ve Haşr Sûresi’nin sonunu oku, sonra de ki: يَامَنْ هُوَ هَكَذَاوَلَيْسَ شَىْءٌ هَكَذَاغَيْرُهُ ‘”Ey o, böyle olan ve O’ndan başka böyle bir şey olmayan zât! Senden bana şöyle şöyle yapmanı dilerim.” Vallahi ya Bera, bununla benim aleyhime dua etsen yere geçerim.’ dedi.” Deylemî, Hz. Ali ve İbnü Mes’ud’dan merfuan (Hz. Peygamber’e ulaşan bir senedle) لَوْاَنْزَلْنَا ‘dan sûrenin sonuna kadar olan kısım, baş ağrısının afsunudur.”[11] diye rivayet etmiştir. [11]Deylemi,Firdevs,I,416(1685) (ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR, KUR’AN-I KERİM TEFSİRİ) Selam ve dua ile… Sorularla İslamiyet

——-

Başka kaynaktan;

Abdurrahman Nisaburî’nin Bera’dan rivayet ettiğine göre Hz. Ali ona şöyle dedi: “Ey Bera’ “Allah’a ism-i azamı ile dua etmek istersen Hadid suresinin başından on ayetle Haşr suresinin sonunu oku, sonra şöyle de:

“Yâ men hüve hâkeza ve leyse şey’ün hâkeza ğayruhü,” Manası: «Ey O böyle olan Ve ondan başka böyle olmayan Allah’ım! Senden dilerim ki bana şöyle şöyle yap»

2. Vallahi bu şekilde kendime beddua etmiş olsam duam kabul olur ve yerin dibine geçerim.”

et-Tefsîru’l-Münîr, Son Dönem Müfessirlerinden Vehbe b. Mustafa ez-Zuhaylî’nin et-Tefsîru’l-Münîr

Dua edenin ihlası ve maneviyatı da önem arz eder.

—-

Yorum bırakın